Rojava Devrimi bir pusula

  • 09:01 23 Kasım 2022
  • Dosya
 
Melek Avcı
 
ANKARA - NAR Cinsiyet Komitesi üyesi Chryssoula MONAKI ve Uluslararası İlişkiler Komitesi üyesi Litsa FRYDAS, “Kadın hakları konusunda bir geriye doğru gidişi her yerde görüyoruz. Böyle bir bağlamda Rojava devrimi, kapitalist ataerkil sistemden olası bir çıkış yolunu gösteren bir vahadır. İran ve Rojava'daki hareket, feministleri dünya çapında ve Yunanistan'da harekete geçiriyor” değerlendirmesi yaptılar.
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü karşılarken, Ortadoğu’da yükselen kadın mücadelesi 3’üncü bir yolun mümkün olduğu gerçekliğini tüm ataerkil sistemin yüzüne çarpıyor. Mirabal Kardeşler’in katledilişinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen, şiddetin her yönüyle arttığı bu dönemde, mücadele de aynı oranda yükselirken dünya kadınlarının sesini ulaştırmaya devam ediyoruz. İran, İngiltere ve Filistin’in ardından Yunanistan’a gidiyoruz. Eski Yunanistan Komünist Gençliği (KNE) üyeleri tarafından 1989 sonlarında kurulan Neo Aristero Revma’nın (Komünist Kurtuluş için Yeni Sol Akım -NAR-NAP) Cinsiyet Komitesi üyesi Chryssoula Monaki ve Uluslararası İlişkiler Komitesi üyesi Litsa Frydas 25 Kasım haftası bağlamında Yunanistan’daki kadınların durumuna dair sorularımızı yanıtladı.
 
“Ataerkil bir lobi tarafından dayatılan ve Yunan Parlamentosu tarafından oylanan yeni aile yasası kadınları ve çocukları etkileyen, gerici, kadın düşmanı bir yasadır.”
 
* Ülkenizde toplumun ve iktidarın kadına yönelik tutumu ve politikaları nasıl, bunu anlatabilir misiniz?
 
Yunanistan'da özellikle kadınların ve “kadınlığın” konumu zorlu. Yunan toplumunda cinsiyete dayalı basmakalıp algılar hala mevcut. Kadınlar ve kız çocukları, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin çeşitli tezahürleri ve yeniden üretilme biçimleri nedeniyle yalnızca kişilerarası ilişkilerde değil, aynı zamanda devlet ve devletin mekanizmaları içinde de adalet ve eşitlik talebi için mücadele ediyor.
Aile hukuku, yargı sistemi, polis ve aynı zamanda kapitalist ataerkil sistemin temel direklerini içinde barındıran yeni mevzuatıyla Rum Ortodoks kilisesi ve ülkenin gerici hükümeti birlik içinde. Hukuk, insan hakları, eğitim ve kültürle ilgili ortaçağ kavramlarının geri dönüşü dışında, en belirsiz güçlerin baskınlığı da Yunan hükümetinin politikasında açıkça görülüyor. Sistemin kurbanı insanlar özellikle azınlıklar, mülteciler ve tabii ki kadınlar ve çocuklardır. Ataerkil bir lobi tarafından dayatılan ve Yunan Parlamentosu tarafından oylanan yeni aile yasası kadınları ve çocukları etkileyen, gerici, kadın düşmanı bir yasadır. Aynı zamanda, Yunan Ortodoks kilisesinin Kutsal Rahipler Meclisi tarafından çıkartılan “İnsan hayatının korunması ve kürtajın önlenmesi hakkında” genelgesi, eğitimde gerici müfredatlar ve kadınlara yönelik polis vahşeti gibi kiliselerde okunan kitaplar da kurumların gerici teokratik karakterinin kanıtıdır.
 
 
“Feminist hareketin haklarında ve devrimsel kazanımlarında bir geri çekilme yaşıyoruz. Yunanistan'da toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin her türlüsü yaygındır. Hangisinin diğerlerinden daha baskın olduğunu artık kolayca ayırt etmekte zorlanıyoruz.”
 
* Kadınlar olarak ülkenizde en çok karşılaştığınız şiddet biçimi nedir? 
 
Cinsiyete dayalı şiddet, istismar ve sömürü sorunu bu dönemde artmaktadır. Yinelenen tecavüz, çocuk tecavüzü, kadın cinayetleri ve kadın-çocuklara yönelik insan ticareti olayları ve aynı zamanda polisin ve adalet sisteminin kadınları ve çocukları istismar edilmekten koruyamayıp kurtaramaması ülkemizdeki durumu özetlemektedir. Bu tür olayların sık sık ve istikrarlı bir şekilde ortaya çıkması, bizi şoke olmaktan ve isyan etmekten vazgeçirmiyor. Ataerkil sınıf burjuva adaleti, egemen güce bağlıdır ve sistemin sırlarını örter. Geçenlerde Atina'nın Omonia merkez polis karakolunda bir devlet dairesinde 19 yaşındaki bir kıza tecavüz eden iki polis memuru serbest bırakıldı. Çalışma hayatında, kadınlara erkeklerden daha az ücret ödenir, klişelere göre belirli mesleklerde, yani bakım mesleklerinde (hastane hemşireleri, kreş hemşireleri, temizlikçi, garsonluk vb.) istihdam edilirler ve elbette bu klişeleri işsizlikten daha az önemli buluyorlar. İstatistiksel veriler, işsizlik konusunda kadınların istikrarlı bir şekilde lider olduğunu gösteriyor.
 
Boşanma sonrası zorunlu çocuk velayeti mevzuatını da düzenleyen aile hukukunda daha da kötüye giden bir değişiklik oldu. Bu, çocuklar ve anneler için istismarcı ortamlarda zorunlu tecrit (hapsolma) anlamına gelir. Sonuç olarak, feminist hareketin haklarında ve devrimsel kazanımlarında bir geri çekilme yaşıyoruz. Yunanistan'da toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin her türlüsü yaygındır. Hangisinin diğerlerinden daha baskın olduğunu artık kolayca ayırt etmekte zorlanıyoruz.
 
“Yapmamız gereken, ülkemizde ve dünyada kadınların ve LGBTQ'lerin konumunu iyileştirmek için kapitalizme ve ataerkilliğe güçlü darbeler indirecek bir sınıfsal radikal feminist hareket için örgütlenmek ve mücadeleye devam etmektir.”
 
* Bu şiddet biçimlerinin karşısında ne tür bir eylemsellik sergiliyorsunuz ve kadınlar olarak nasıl örgütleniyorsunuz?
 
Bu durumla mücadele için sınıf temelli, radikal, kapsayıcı, çifte amacı olan bir feminist hareket inşa etmeye çalışıyoruz: Bir yandan bu şiddeti ve çoklu baskıları yeniden üreten sisteme yani ataerkillik ve yolsuzlukla el ele giden kapitalist sisteme karşı çıkma. Bir yanda da her düzeyde cinsiyet eşitliğini talep etme. Genel değişiklikler ve kadınların kurtuluşunu talep ediyoruz. Yunanistan'da kadın hakları için, kadınları iktidardakilerden, işverenlerden ve onları susturmayı amaçlayan sömürücü sistemden gelen saldırganlık ve şiddetten korumak için mücadele eden birçok topluluk ve örgüt var ve tüm bu mesajların toplum içinde duyulmaması için onları susturmayı amaçlayan sömürücü bir sistem de var. Topluluklarımız ve siyasi örgütlerimiz aracılığıyla bakanlıklarda, parlamentoda ve karakollarda protesto mitingleri; mahkemelerde yürüyüşler ve dayanışma mitingleri düzenliyoruz. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarına maddi ve manevi destek sağlıyoruz. Cinsiyete dayalı şiddetten kurtulanlar ve cinsiyet ayrımcılığına uğrayanlar için bir dayanışma ağı kurmaya çalışıyoruz. Bu nedenle, protestolarımız ve diğer etkinliklerimiz sırasında,  cinsiyete dayalı şiddete maruz kalanlar için kamuya açık ücretsiz barınma ve ayrıca güvenli olmayan ortamlarından etkili bir şekilde kurtulmaları, istismarcılarından kaçmaları için finansal, psikolojik, tıbbi ve yasal destek talep ediyoruz.
 
Feminist ve sınıf dayanışmasında yan yana duruyoruz. Yapmamız gereken, ülkemizde ve dünyada kadınların ve LGBTQ'lerin konumunu iyileştirmek için kapitalizme ve ataerkilliğe güçlü darbeler indirecek bir sınıfsal radikal feminist hareket için örgütlenmek ve mücadeleye devam etmektir. Kadınların kendi kaderini tayin etme hakkı ve bu barbar sistemin yarattığı çoklu baskıların ortadan kaldırılması için mücadeleye devam ediyoruz. Kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın olmadığı bir dünya için teröre ve kadına yönelik baskıya son vermeyi amaçlıyoruz.
 
“İran ve Irak'taki Kürt bölgelerinden başlayarak her gün İran'ın her yerine yayılan, devrimci bir değişimi ve bu çürümüş kapitalist ataerkil sistemin temelden yıkılmasını talep eden cesurca protesto eden tüm bu kadınlara, gençlere ve erkeklere hayranlıkla bakıyoruz.”
 
* İran’da kadınların öncülüğünde devrim diyebileceğimiz bir hareketlilik yaşanıyor ve orada öne çıkan bir Kürt kimliği ve eylemsellikte örnek alınan bir Rojava Devrimi var. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz ve İran’daki devrim havası Ortadoğu’yu ve dünya kadınlarını nasıl etkiler?
 
Dünyanın her yerindeki kadınlar ve feministler için küresel durum özellikle zor. Kadın hakları konusunda bir geriye doğru gidişi her yerde görüyoruz. Böyle bir bağlamda Rojava Devrimi, kapitalist ataerkil sistemden olası bir çıkış yolunu gösteren bir vahadır. İran ve Rojava'daki hareket, feministleri dünya çapında ve Yunanistan'da harekete geçiriyor. Bugün Rojava'da neler olup bittiği ve bunun Ortadoğu'daki kadın mücadelesine etkisi ile çok ilgileniyoruz. İran'da, İran teokratik gerici rejim tarafından genç Kürt kadın Jîna Emînî'nin, başörtüsünü gevşek takma 'suçunu' işlediği bahanesiyle öldürülmesi ve hem de bu devlet cinayetine tepki olarak çıkan protestoların bastırılmaya çalışılması, kadın, erkek, genç yüzlerce protestocunun suikasta uğraması bizi isyan ettiriyor. Son iki aydır İran ve Irak'taki Kürt bölgelerinden başlayarak her gün İran'ın her yerine yayılan, devrimci bir değişimi ve bu çürümüş kapitalist ataerkil sistemin temelden yıkılmasını talep eden cesurca protesto eden tüm bu kadınlara, gençlere ve erkeklere hayranlıkla bakıyoruz. Ülkemizde son iki aydır kolektif ve örgütlerimizin düzenlediği bu ayaklanmalar için birçok metin yazıldı ve birçok dayanışma eylemi (protesto mitingleri, gösteriler) yapıldı. İran ve Rojava'daki kadın hareketleriyle dayanışma içindeyiz.
 
“Kadınlar ve erkekler hep birlikte sömürünün, baskının, cinsiyete dayalı şiddetin olmadığı bir toplum için savaşmalıdır. Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz.”
 
* “21.yüzyıl kadın yüzyılı olacak” deniliyor bu konuda ne düşünüyorsunuz? Son olarak mesajınız nedir? 
 
Kesinlikle olacak! Dünyanın her yerinde yükselen kadın hareketleri toplumsal ve siyasal mücadelelerin ön saflarında yer alıyor. Şili, Arjantin, Sudan, Lübnan ve Macaristan'da, İran'da, Irak'ta, Afganistan'da ve dünyanın diğer birçok ülkesinde kadınlar son derece aktif ve hatta protestolarda başı çekiyor. Ayrıca, farklı alanlarda (miras, aile, eşit ücret, istihdama erişim) toplumsal cinsiyet eşitliği ve haklarına yönelik talepleri küresel gündemi yenilemekte ve bu ülkelerin çoğunda, haklarını talep etmek için kadınlara kamusal alanları işgal etmeye çok daha az müsamaha gösterildiği bir zamanda onlar tüm dünyada gündemi dönüştürmektedir.
 
Bugün NAR üyeleri olarak ve parti adına gönderdiğimiz mesaj şudur: Kadınlar ve erkekler hep birlikte sömürünün, baskının, cinsiyete dayalı şiddetin olmadığı bir toplum için savaşmalıdır. Eşitlik, özgürlük ve özgürlük dünyası için birlikte mücadele edelim! Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz. 
 
Yarın: Fas’ta feminist hareket kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli rol oynuyor