İstanbul Kürt Enstitüsü 30 yaşında: Dilimizi konuşalım

  • 22:35 21 Mayıs 2022
  • Güncel
İSTANBUL- Kürt Dil Bayramı ve İstanbul Kürt Enstitüsü’nün 30’uncu yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen etkinlikte, Kürt dilinin büyük tehlike altında olduğu uyarısı yapıldı. 
 
İstanbul Kürt Enstitüsü, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı ve kuruluşlarının 30’uncu yıl dönümü vesilesiyle Fatih’te bulunan Su Gösteri Sanatları Sahnesinde etkinlik düzenledi. Etkinliğin yapıldığı salona “Bila  zimanê Kurdî  bibe zimanê resmî u  perwerdeye” pankartı asıldı. Etkinliğe, Kürt Dilbilimci Zana  Farqînî, Kürt yazar Miraz Roni, Barış  Anneleri İnisiyatifi, Güneydoğu Anadolu Dernekleri Federasyonu, çeşitli sivil toplum örgütlerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçılarından Nuray Balık ve Genım’ın da sahne aldığı etkinlik devrim mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
 
Kürtçeye tahammülsüzlük bir devlet politikası
 
İlk olarak söz alan İstanbul Kürt Enstitüsü Eşbaşkanı Eyüp Subaşı, Kürt dili üzerindeki asimilasyon politikalarına dikkat çekti. Kürt halkının diline ve kültürüne yönelik saldırılara işaret eden Eyüp, “Yüz yıllardır Kürt halkının diline ve kültürüne saldırılar oluyor. Kürtçeye tahammülsüzlük bir devlet politikası haline geldi. Amaç yıllardır Kürt halının büyük bedeller vererek elde ettiği kazanımları ve statüsünü ortadan kaldırmaktır. Her anlamda saldırıların yoğunlaştığı bu böyle kritik bir süreçte saldırıları bertaraf etmek için daha çok dilimize kültürümüze sahip çıkmalıyız. Her zamankinden çok mücadele etmek ve arkadaşlarımız  daha çok örgütlemeliyiz ancak güçlü bir örgütlülükle asimilasyon ve saldırılara karşı başarılı olabiliriz. Gün dilimize kültürümüze sahip çıkma günüdür” diye konuştu.  
 
Kürt Enstitüsü çalışmalar sonucu açığa çıktı
 
Ardında konuşan Kürt yazar Miraz Roni, Kürt dilinin yazılı tarihine olan katkılarını anlattı. Miraz, “Kürtçenin bugün bir form kazanması için çok zor şartlardan geçti. Yıllar önce İstanbul'da Kürt dili üzerine çalışımalar yürütüldü. Yapılan çalışmalar belli bir zaman sonra bir sonuç verdi. Fakat kuzey Kürdistan’da Kürt dili üzerinde uzun süre hiçbir çalışma yapılmadı. 1990 yıllarında bu buna dile ilişkin  yoğun çalışmalar yapıldı. Bunlardan biri Kürt enstitüsüydü. Fakat atanan kayyımlarla birlikte bu kurumların kimisi kapatıldı kimisi de işlevsiz bırakıldı. Bu saldırılar ne yazık ki devam ediyor. Buna karşı Kürt halkı kendi diline ve kültürüne sahip çıkmalıdır" ifadelerini kullandı. 
 
Kürtçe konuşalım
 
Kürt Dilbilimci Zana Farqînî, konuşmasına Kürt bilge Musa Anter’i anarak başladı. Zana, Musa Anter’in Kürt diline yönelik katkılarını minnetle hatırladıklarını söylerken, Kürt dili ve kültürünün içinde bulunduğu durumdan herkesin rahatsız olduğunu ifade etti. Zana, “Dil ve kültür konusunda birbirinden bağımsız olarak birçok kurum çalışmalarda bulunuyor. Ancak biz bunun yeterli olmadığını görerek birlikte çalışmalıyız. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürt kültürü ve dili amansız bir asimilasyon politikasıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Yüzyıllık aradan sonra ilk kez Kürt dilinin yok olma sinyali verdiğini gördük. 30 yıldır Kürt dili ve kültürü üzerine çok çalışmalar yürütülüyor. Bugün birçok kurumumuz var. Fakat Kürt dili tehlikede. Bir dilin tehlike altında olup olmadığını anlamak için küçük çocukların o dili konuşup konuşmadıklarına bakmak lazım. Bir dil halk içinde, çocuklar, gençler arasında konuşulmuyorsa o dil tehlikededir. Ve biran önce önlem alınmalıdır. Bunun birinci koşulu, dilimizi konuşmaktır. Evde, iş yerinde bulunduğumuz her alanda çocuklarımızla Kürtçe konuşmalıyız. Bir dili korumanın en iyi yolu o dili konuşmaktır. Kürtçe konuşmalım” dedi. 
 
Sertifika verildi
 
Yapılan konuşmaların ardından Kürtçe eğitim gören öğrencilerin sertifikaları verildi. Ardından dengbêj dinletisi yapıldı. 
 
Etkinlik, sanatçı Nuray Balık ve Genim’ın stranlarıyla son buldu.