Vartinis Katliamı’nda 29 yıldır cezasızlık sürüyor

  • 09:04 2 Ekim 2022
  • Hukuk
Öznur Değer 
 
MUŞ - Vartinis Katliamı Davası’nda zaman aşımına bir yıl kaldı. Dava avukatı Kadir Karaçelik, “Uluslararası hukuka göre zaman aşımı insanlığına karşı suçlarda mümkün değilken, Türkiye mevzuatı ve yargısal uygulamaları tam tersi konumda işlemektedir. Hukuki sürecin takipçisi olup cezasızlıkla mücadele için arayışımızdan ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
 
Devlet eliyle oluşturulan JİTEM’in etkin olduğu 1990’lı yıllar ülke tarihinin en karanlık dönemi olarak tarih sayfalarında yer alırken, bu süreçte sayısız faili meçhul katliam, köy yakmaları ve toplu infazlar gerçekleştirildi. Bu katliamlardan biri de 3 Ekim 1993’te Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) Beldesinde gerçekleşti ve tarihe “Vartinis Katliamı” olarak geçti. Bir ailenin yok edildiği katliamda zaman aşımına bir yıl kaldı. Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren dava Musa Anter Davası gibi cezasızlıkla yüz yüze. 
 
Aynı aileden 6’sı çocuk 9 kişi katledildi
 
Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993 tarihinde evlerinin askerler tarafından ateşe verilmesi sonucu Nasır, Eşref, Sevim (13), Sevda (12), Mehmet Şakir (11), Mehmet Şirin (8), Cihan, Aycan (5) ve Çınar (3) Öğüt olmak üzere aynı aileden 9 kişi yakılarak katledildi. Köy yakmaların, baskıların, koruculuk dayatmalarının ayyuka çıktığı 1990’lı yılların en hareketli tarihlerinde gerçekleşen katliam, devletin Kürtler üzerinde “yok etme” politikasının bir örneği olarak hayata geçirildi. 
 
Peki katliamdan sonra neler oldu? 
 
Katliam gecesini anlatan görgü tanıkları, o gün köye asker ve jandarmaların geldiğini, köyü yakacaklarını bildirdiklerini ve köyü boşaltmalarını istediklerini aktardı. Bunun üzerine köylülerin çoğunun köyden ayrıldığını ancak katledilen Öğüt ailesinin köyü terk etmedi. Devamında evin askerler tarafından yakıldığını ve köyde kalanların da işkenceye maruz kaldığını belirten görgü tanıkları, “O sırada evlerden sokaklara çıkanlar elleri yukarı kaldırılıp belediye binasının önünde toplatılmışlardı. Yanan evin içinden çığlıklar gelmesi karşısında köy halkı kurtarmak için hareketlense de oradaki güvenlik güçleri izin vermemişti. Kimse müdahale etmeksizin evin içindeki anne baba ve 7 çocuk olmak üzere toplam 9 kişi diri diri yanmışlardı. Küçük çocuklar pencere korkuluklarına tırmanmalarına rağmen evden dışarı çıkmalarına izin verilmedi” şeklinde yaşananları anlattı. 
 
Valilikten yalan açıklama!
 
Devletin askeri gücü tarafından gerçekleşen katliama dair açıklama yapan Muş Valiliği olayı PKK’ye mâl etmeye çalıştı. Köyün PKK’lilerce yakıldığını öne süren valiliği görgü tanıkları yalanladı. 
 
Yangının çıkış sebebi öğrenilememiş!
 
Yanı sıra Valilik soruşturma izin belgesine göre, 3 Ekim tarihli Cumhuriyet Başsavcılığı ölü muayene zaptında, meydana gelen olaylarda Nasır, Eşref, Sevim, Sevda, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Cihan, Aycan ve Çınar Öğüt'ün yanarak yaşamını yitirdiği ve cenazelerin kömürleşmesi nedeniyle kimlik tespitinin yapılamadığını, evin tamamen yandığı ve yangının çıkış sebebinin tespit edilemediği kaydedildi.
 
Savcılık katliamdan sağ kurtulanı esas almadı
 
Katliamdan sağ kurtulan Öğüt ailesinin tek üyesi Aysel Öğüt, ailesinin yok edilmesine ilişkin Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ancak Valiliğin yaptığı açıklama doğrultusunda köyün PKK tarafından yakıldığını ileri süren Muş Cumhuriyet Başsavcılığı da katliamın asıl faillerini örtbas etme çabasına girerek katliamın aydınlanmasında rol oynamadı ve dosyayı kapattı.
 
Soruşturma izni 13 yıl sonra verildi
 
Aysel'in 2003 yılında yaptığı yeni suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonucu, dönemin Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Piyade Kıdemli Üsteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Jandarma Gökyazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında “kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan 2006 yılında soruşturma izni verildi. 7 yıl aradan sonra ise 2013 yılında dava açıldı.
 
İlk duruşma 20 yıl sonra: Dava Muş’tan Kırıkkale’ye taşındı
 
Soruşturma izninin verilmesinin ardından 2013’te açılan davanın ilk duruşması 5 Aralık 2013’te Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın ilk duruşmasının ardından Yargıtay mahkemenin talebi doğrultusunda “güvenlik gerekçesiyle” davanın Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilmesine karar verdi.
 
İkinci duruşma 22 yıl sonra
 
“Güvenlik” gerekçesiyle Muş’tan Kırıkkale’ye taşınan davanın 10 Haziran 2015 tarihinde Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, “ihmal sebebiyle ölüme sebebiyet vermek” suçundan katledilen 9 kişiden her biri için 20 ile 25’er yıl olmak üzere toplamda her fail için 180 yıldan 225 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etti.
 
Üçüncü celsede karar: Tüm faillere beraat
 
Vartinis Katliamı Davası’nın 1 Mart 2016 tarihli karar duruşmasında iddia makamı, mütalaada yaptığı değişiklikle dönemin Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu dışındaki tüm faillerin beraatını istedi. Davanın esasına dair kararını açıklayan mahkeme heyeti ise tüm faillerin beraatına hükmetti.
 
Karara itiraz eden dava avukatları kararı temyiz etti.
 
Yargıtay dosyayı bozdu
 
Kararın Yargıtay’a taşınması üzerine, 2 Nisan 2018’de Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun, hazırladığı tebliğnameyle, yerel mahkemenin verdiği beraat kararının bozulmasını istedi. Savcı, yangının nasıl çıktığı noktasında jandarma ve köylülerin anlatımlarının farklı olduğunu ifade ederek, bazı tanık askerlerin köyün askerlerce yakıldığına yönelik şüphe doğuracak beyanlar verdiğini belirtti. Katliamda araştırılması gereken hususların henüz araştırılmadığının tespit edildiğini kaydeden savcı, beraat kararının bozulması talebinde bulundu. Tebliğnamede, tespit edilen eksiklikler şu şekilde sıralandı: “Evlerin PKK’liler tarafından yakıldığı yönünde tutanaklara atılan imzaların kime ait olduğu araştırılmalı, olay yerine gelen savcı, kaymakam, zabıt katibi ve araç sürücüsünün ifadeleri alınmadan bir karar verildiği için bu kişilerin ifadeleri alınmalı, Bülent Karaoğlu’nun operasyona katılıp katılmaması konusunda izinli olup olmadığı üstüne sorulmalı,  operasyonun nasıl planlandığı, rütbeli kimlerin katıldığı ve operasyonun kimlerce yönetildiği saptanmalı, MİT’e yazı yazılarak, 3 Ekim 1993’te PKK üyelerinin baskın yapacağına dair ellerinde istihbarat kaydının olup olmadığı sorulmalı, Muş İl Jandarma Komutanlığı’ndan olayla ilgili belgeler yeniden istenmeli, evdeki yangına askerlerin sebep oldukları yönünde kuşku uyandıracak nitelikte, köyde çatışmanın yaşanmadığı ve PKK üyesi görmedikleri yönünde ifade veren beş tanık asker yüzleştirilmeli, yaşları küçük olduğu gerekçesiyle o tarihte dinlenilmeyen iki kişi Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındıktan sonra dinlenmeli.”
 
Beraat onandı, dosya AYM’ye taşındı
 
26 Ocak 2021 tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi, temyiz edilen davayı inceleyerek failler Turhan Nurdoğan, Hanifi Akyıldız ile Şerafettin Uz hakkında verilen beraat hükümlerinin onanmasına karar verdi. Kesinleşen beraat kararlarına karşı katliamdan sağ kurtulan Aysel Öğüt’ün vekilleri Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yaptı. Faillerden Bülent Karaoğlu hakkında verilen beraat kararı ise, tanık ve mağdur anlatımlarında katliam günü fail Bülent Karaoğlu’nun “Bu gece gelip köyünüzü yakacağız” dediği, failin operasyonda en üst rütbeli olarak sorumlu olması, yangının fail Bülent Karaoğlu’nun emir ve talimatları doğrultusunda meydana geldiğinin anlaşılması üzerine bozuldu. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri gönderilen dava için duruşma 21 Eylül 2021 olarak belirlendi.
 
Yeniden duruşma: Katılmayan fail hakkında yakalama
 
Dosyanın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından 21 Eylül 2021’de tarihinde Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya, tek fail Bülent Karaoğlu sağlık sorunlarını gerekçe göstererek duruşmaya katılmadı. Dava avukatı Kadir Karaçelik, tensip ile duruşma gününün Eylül ayına verildikten sonra bir dilekçe ile mahkemeye başvurduklarını ve davanın zaman aşımı tehlikesi altında olduğunu belirterek duruşma tarihinin öne alınmasını ve Yargıtay Bozma İlamı gereği fail Bülent Karaoğlu’nun tutuklanmasını talep ettiklerini fakat kabul edilmediği beyan etti. Savcı, sanığın tutuklanması yönünde mütalaada bulundu ve tutuklanma talepleri kabul edilerek Bülent Karaoğlu‘nun tutuklanmasına, dosyanın tutuklama yerine getirildikten sonra duruşma beklenmeden savcılığa esas hakkında mütalaasını hazırlamak üzere gönderilmesine karar verildi.
 
Fail yakalanmadı, duruşma ertelendi!
 
4 Kasım 2021’de görülen duruşmada, hakkında tutuklama kararı çıkan tek fail Bülent Karaoğlu’nu yakalama kararının halen infaz edilmediği görüldü. Aysel ve avukatları bir kere daha zaman aşımı riskini hatırlatarak, dosyanın cezasızlık politikası ile ilerlediğini vurguladı. Fail Bülent Karaoğlu’nu yakalama kararının halen infaz edilmemesi nedeniyle duruşma 9 Aralık’a ertelendi.
 
Fail ısrarla yakalanmıyor!
 
9 Aralık 2021 ve 27 Ocak 2022 günü görülen duruşmalar da fail Bülent Karaoğlu’nun yakalama kararının infaz edilmemesi nedeniyle ertelendi.
 
Yurtdışına çıktığına dair tespit yapılmaması kırmızı bültene engel
 
24 Mart 2022 günü görülen duruşmada, fail Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bülten ile arama kararı verilmesi talep edildi. Fakat bu talep failin yurt dışına çıktığına dair somut bir bilgi olmaması ve failin yurtdışına çıkışının yasak olması nedeniyle reddedildi.
 
Davada zaman aşımı tehlikesi!
 
2 Haziran 2022‘de görülen duruşmada Bülent Karaoğlu hakkında çıkarılan yakalama kararı ile ilgili “sıkı bir şekilde” araştırma yapılmasına, failin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ilişkin araştırma cevabı geldiğinde zaman aşımı da düşünülerek celse arasında kırmız bülten taleplerinin değerlendirilmesine karar verilerek duruşma 5 Temmuz’a ertelendi.
 
Bir sonraki duruşma 20 Ekim’de
 
23 Eylül’de görülen davanın son duruşmasında davanın zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir kez daha hatırlatıldı. Mahkeme, fail Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bültenle aranması hususunun celse arasında değerlendirilmesine ve celse arasında gerekli işlemlerin tesis edilmesine karar vererek duruşmayı 20 Ekim’e erteledi.  
 
Katliam evi müzeye dönüştü  
 
2012 ve 2013 yıllarında Nusaybin Belediyesi’nin katkılarıyla katliamın gerçekleştiği ev müzeye dönüştürüldü.
 
Dava avukatı ve Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik, davanın zaman aşımı riskine dikkat çekerek değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Cezasızlık politikasının tüm bariyerleri ile karşılaştık'
 
29 yıllık adalet arayışının, ailenin mücadelesiyle yol aldığını ifade eden Kadir, “Olayın ilk anından itibaren bugüne kadar etkin bir soruşturma ve kovuşturma gerçekleştirilmedi. Cezasızlık politikasının tüm bariyerleri ile karşılaşmış olduk. Son olarak Yargıtay tarafından cezalandırılması yönünde hüküm kurulmasına rağmen mahkeme şahsı tutuklamayıp buna ilişkin taleplerimizi reddedip sanığın kaçmasına zemin oluşturuldu. Zaman aşımı 2 yıl kalan bir dosya açısından sanığın kaçmaması mantık dışı olurdu. An itibarıyla 1 yıllık süre kaldı. Kırmızı bülten çıkarılması talebimiz hukuka aykırı gerekçelerle reddediliyor. Bu sanığın yalanlanması için etkin bir arama tedbiri bile gerçekleştirilmedi kaç ay boyunca böyle sürdü en son bizlerin ısrarlı taleplerimiz sonucunda son adresleri üzerinden arama gerçekleştirildi ancak bulunması mümkün olmadı” şeklinde konuştu.
 
‘Zaman aşımı insanlığına karşı suçlarda mümkün değil’
 
Vartinis Davası’nın karanlık bir dönemle yüzleşme adına bir fırsat olduğunu sözlerine ekleyen Kadir şunları belirtti: “Olay bir sanığın öfke kontrol problemine indirgendi. Ancak bu sanığın cezalandırılması da imkânsız kılınmış oldu. Devletin içindeki karanlık yapıların sistematik olarak işlediği bu suçlarla ilgi yargısal makamların olayı aydınlatmadaki ve cezalandırma konusundaki isteksizliği her seferinde karşımıza çıkıyor. Bu tutum şüphesiz ki cezasızlık kültürüne, politikasına karşılık gelmektedir. Uluslararası hukuka göre zaman aşımı insanlığına karşı suçlarda mümkün değil iken Türkiye mevzuatı ve yargısal uygulamaları tam tersi konumda işlemektedir. Bizler zaman aşımı sonrası verilecek kararı Yargıtay ve sonrasında ise AYM’ye taşıyacağız. Hukuki sürecin takipçisi olup cezasızlıkla mücadele için arayışımızdan ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”