‘İşgal ve savaş politikalarına karşı halklar kazanacak!’

  • 09:02 16 Mayıs 2022
  • Siyaset

Marta Sömek

İSTANBUL - AKP ve MHP iktidarının KDP ile birlikte Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki alanlara yönelik yaptığı saldırılara tepki gösteren sol-sosyalist parti temsilcileri, “Bu savaş faşistlerin, iktidarların savaşı. Halkların birleşik mücadelesi kazanacak” diyerek sol-sosyalist ve emek güçlerini işgal ve savaş politikalarına karşı açık tutum almaya çağırdı.
 
AKP-MHP iktidarının, 17 Nisan’da Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) işbirliği ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı saldırılar sürüyor. Zap, Metîna ve Avaşîn'in de aralarında bulunduğu bölge, savaş uçakları ve obüslerle bombalanmaya devam ediliyor. Maxmur, Şengal ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı konsepti de yeni bir boyut kazanırken, her kesimden halkların saldırılar karşısında direnişi büyütme çağrısı yineleniyor. Saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan sol-sosyalist parti üyeleri, savaşın sonunda kazananın yine halklar olacağını vurguladı.
 
‘Saldırılar uzun zamandır devam ediyor’
 
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) MYK üyesi Roza Kahya, Türkiye’nin kendi bekasını yönetemediğinde, her zaman bir savaş hamlesiyle çıkış yaptığını paylaştı. Kürt halkına dönük saldırıların uzun zamandır devam ettiğine işaret eden Roza, “ Erdoğan’ın ‘Kobane düştü, düşecek’, açıklamasıyla başladı bu. Sadece halklar değil, biliyoruz ki orada bir kadın ordusu da mücadele etti. Kadınların da aslında bu ezilmişliğin, şiddetin çıkışıyla birlikte orada halkların kardeşliği temelinde her halkın, her dinin, her ırkın yan yana gelip yaşayabileceği bir toprağın olabileceğini göstermiş oldular. Rojava, bugün bunun göstergesi” sözleri ile Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen yaşamın önemine vurgu yaptı. 
 
‘Oradaki devrimin ayak seslerini hissediyoruz…’
 
“Türkiye’nin bugün Kürdistan’a dair uyguladığı politikada Rojava bir hat olarak duruyor” diyen Roza, “Sınırın ötesinde değil bizim için Rojava, yanı başımızda. Biz burada dahi hissediyoruz oradaki devrimin ayak seslerini. Mücadelenin, kadınların sloganlarını burada da kendi mücadelemizle birlikte içeriyoruz. Tam da bu şekilde ilerliyor oluşu, Tayyip Erdoğan’ın da AKP-MHP iktidarının da ne kadar sıkıştığını gösteriyor” şeklinde konuştu. İktidarın sıkışmışlığının bir savaş politikasıyla halkların karşısına çıktığına değinen Roza, “Biz bunu Efrin sürecinden de biliyoruz. İlk önce Efrin’de bir işgal girişimi başlattılar. Ardından İdlib süreci başladı. Şimdi de ‘pençe-kilit’ operasyonu adı altında yine oradaki halklara, kadınlara, çocuklara, sivil halkın kendisine bir müdahalede bulunuluyor” sözlerini kullandı.
 
‘AKP iktidarı o kadar sıkışmış bir durumda ki…’
 
Bu “kavganın” yalnızca toprak kavgası olmadığını, aynı zamanda halklara, kadınlara, gençlere açılan bir kavga olduğunun altını çizen Roza, “Oradaki halkların birleşik temelinde yaşamasına dair bir müdahale. AKP iktidarı politik olarak o kadar sıkışmış bir durumda ki, bu sıkışmışlığın, yoksulluğun, krizin içinden çıkabilmenin en büyük örneği şovenizm ve milliyetçilik damarından tutuyor” dedi. “Bu şekilde seçime gitme ve seçimi kazanma yöntemi olarak Türkiye halklarına, Kürdistan halklarına dair bir saldırı politikası gerçekleştirdi” diyen Roza, kadınlar ve çocuklar üzerinden çok büyük bir istismar sürecinin yaşandığını da aktardı. Roza, “En çok kadınların bedenine dair saldırılarda bulunuluyor. Biz bunu Amed’de, Şengal’de, birçok yerde de gördük. Kadınların öldürülüp, bedenlerinin çıplak bir şekilde sokak ortalarında sürünerek gösterilmesi, bunun medyaya pazarlanması, en çok da kadınların bedenlerine saldırılar oluyor. Büyük bir istismar süreci oluyor bu süreçlerde. Kadınlar bu savaşın içinde daha da yoksullaştırılıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Bu savaş kimin savaşı?’
 
Roza ayrıca, “ana muhalefet” olduklarını iddia eden siyasi partilerin teskereyi onaylamakla kalmadığını, açıklamalarıyla savaşın körükleyicileri olduklarını da sözlerine ekledi. Bu savaşın iktidarların savaşı olduğunun altını çizen Roza, şu sözleri kullandı: “Gençlerin, kadınların, işçilerin, oradaki halkın kendisini görmezden gelen bu savaş kimin savaşı?  Bu savaş emperyalistlerin, faşistlerin, iktidarların savaşı. Muhalefet de buna bir yerden kendince dahil oluyor.”
 
‘Yandaş medyalarında süreci pazarlamıyorlar’
 
Saldırıların çok yoğun bir şekilde devam ettiğini hatırlatan Roza, öncesinde de bölgede yine halklara dair bir saldırının mevcut olduğunu vurguladı. Savaşa çok büyük bir bütçe ayrıldığını belirten Roza, “Kendi yandaş medyalarında bu sürecin kendisini pazarlamıyorlar. Bir savaş gündemi olduğunda, ‘Mehmetçiklerimiz, askerlerimiz orada ne şartlarda savaşıyorlar’ gibi propagandalar yapan devlet, şu an görüyoruz ki bu kadar propaganda yapmıyor. Çünkü çok net bir şey var, bu ülkede açlık ve yoksulluk var, halklar geçinemiyor. Bu tablonun kendisi de, bu savaşı pazarlamamalarının sebebi de, ‘Bu bütçeler nereye gidiyor?’ sorusunun cevabının çok açık bir şekilde ortaya çıkacağı görülmekte. Bu kadar bütçenin savaşa gitmesinin en büyük sebebi de hakları zapturapt altına almak güdüsünün kendisidir” değerlendirmesini yaptı.
 
‘Yan yana mücadeleyi sürdüreceğiz’
 
Kazananın halklar olacağını belirten Roza, “Bu operasyonların sonucunda da biliyoruz ki, halkların, ezilenlerin, kadınların bir araya gelişiyle bu sürecin kendisi kazanılacak. Bu iktidarın kendisini değiştireceğimizi bilerek birbirimizin sesini duyarak yan yana geliyoruz. Kadınların her zaman olduğu gibi Ermeni kadınlar, Kürt kadınlar, Türkiyeli kadınlarla birlikte yan yana bu mücadeleyi devam ettireceğini biliyoruz” dedi.
 
‘Kürt halkı ve özgürlük mücadelesine yöneldiler’
 
Devrimci Parti MYK üyesi Gamze Taşçı da, “AKP-MHP faşizmi yeniden kendi iktidarını sürdürebilmek adına bir işgal operasyonu başlattı” diye konuştu. Operasyonların KDP işbirliği ile başladığını belirten Gamze, bu kez daha yoğunluklu bir şekilde Kürt halkı ve özgürlük mücadelesine yöneldiğine dikkat çekti. Gamze, sistem güçlerinin tamamının sömürge politikalarının devam edebilmesi ve Türkiye’nin yayılmacı politikalarının desteklenmesi için bu işgalde birleştiğine vurgu yaptı. Gamze, devamında şunları kaydetti: “Tam da seçim tartışmaları yapılırken saray faşizminin hedeflediği, halka seçim sandıkları diye cenaze tabutlarını sunmak olacak. Bugün Türkiye’de artan yoksulluğa, işsizliğe, hayat pahalılığına, saldırılara ve özgürlüklerimize yönelik saldırılara karşı bütün biriken öfkeyi ve isyan dinamiklerini asker cenazeleriyle birlikte toprağa gömmeye çalışıyorlar.”
 
‘İşgal saldırıları devletin sömürgecilik kodlarında mevcut!’
 
Gamze, “AKP-MHP faşizminin bugün başlattığı işgal saldırısının tarihi bu devletin sömürgecilik kodlarında mevcuttur” sözlerini kullandı. İktidarın tüm saldırı faturalarını işçilerden ve emekçilerden çıkarttığını dile getiren Gamze, “Bugün işçiler, emekçiler bir taraftan yoksullaşıp bir taraftan da özgürlüklerinin tamamı saldırı altındayken, Kürt halkına yapılacak saldırılarla ve onun özgürlük mücadelesini işgal altına almakla Türkiye işçi emekçilerinin kendini yedekleyebileceklerini zannediyorlar. Türkiye işçi emekçileri şunu çok net gördü, geçmişte ve yaptıkları birçok savaş, işgal saldırılarında, ‘Bir merminin parası kaç lira?’ diyerek bu yoksulluğu, sömürüyü meşru göstermeye çalıştılar. Yapılan bütün saldırıların faturasını yine işçilerden, emekçilerden çıkartmaya çalıştılar” ifadelerini kullandı. Gamze, düzen güçlerinin birlikteliğine karşı Türkiye’deki tüm sol sosyalist ve emek güçlerini işgal ve savaş politikalarına karşı açık tutuma çağırdı.
 
‘Halkların birleşik mücadelesi kazanacak!’
 
Emekçilerin geleceğinin, Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesi ile ortak olduğunun altını çizen Gamze, “Türkiye işçi ve emekçilerinin geleceği işgalcilerin geleceği ile değil, orada Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesi ile ortaktır. Düşmanımız ortaktır, geleceğimiz ortaktır. Bu kader birliği anlayışıyla savaşa ve işgale karşı buradan da sesimizi yükseltiyoruz: Halkların birleşik mücadelesi kazanacak” sözleriyle seslendi.