‘Danıştay sözleşmeyi derhal yürürlüğe koymalı’

  • 09:03 21 Mayıs 2022
  • Güncel
Melike Aydın 
 
İZMİR - İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin kararın iptal edilmesi gerektiğini belirten Avukat Funda Ekin, “Sözleşmenin durdurulduğu her gün birçok kadın ölümüne yol açılıyor” diye kaydetti. Funda, “Danıştay sözleşmeyi derhal yürürlüğe koymalı” dedi. 
 
Sığınak, cinsel saldırı kriz merkezleri açılması, çocuk yaşta evliliklerin engellemesi için hükümetlere yükümlülükler getiren, çocuklara cinsiyet eşitliğinin bilgisinin verilmesine kadar ayrıntılı maddeler içeren ve iç hukukta 6284 sayılı kanunla desteklenen İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile feshedilmesi üzerinden bir yılı aşkın süre geçti. Sözleşmeden çekilme kararının iptali istemiyle açılan Danıştay’a yapılan başvurular sonucunda görülen ilk davada, savcı mütalaasında yürütmeyi durdurma kararının verilmesini talep etti. Diğer duruşmalar ise yine Danıştay 10’uncu Dairesi'nde gruplar halinde 7-14 ve 23 Haziran'da gerçekleşecek.
 
Sözleşmenin feshine karşı hem bireysel başvuruda bulunan hem de barolar ve kadın dernekleri adına yapılan başvurularda yer alan Avukat Funda Ekin, davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
Hem usul hem esas açısından hukuka aykırı
 
Funda, Meclis’in onayı ile yürürlüğe giren uluslararası bir sözleşmeden usul açısından tek başına bir kararname ile çıkılamayacağına dair anayasadaki ilgili maddelere dayanarak itiraz ettiklerini, esas açısından ise idarenin yaptığı işlemlerde kamu yararını gözetmesi gerektiği, sözleşmeden çıkılmasının kamu yararına olmadığı ve çıkılırken de bir gerekçe sunulmamasına dikkat çektiklerini belirtti. Funda, “Çünkü sözleşmenin geneli, aslında kadınların şiddetten korunmasını, önleme koruma tedbirlerinin devletlere politik bir yükümlülük olarak getiren bir sözleşme. Uluslararası anlamda şiddeti bu kadar ayrıntılı olarak tanımlayan ilk sözleşme. Hem şiddeti teker teker tarif ediyor. Şiddetin bir hastalık,  sorun değil tamamen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan bir problem olduğunu net olarak tanımlayan bir sözleşme olması itibariyle çözümleri de madde madde koyması açısından önemli” şeklinde konuştu.
 
‘Kadın davalarının takibi bir mekanizmaya dönüştürülmeli’
 
Sözleşmeden çıkılmasıyla beraber ortaya çıkan sonuçların gündemde tutulmasının kadın mücadelesinin bir sonucu olduğunu vurgulayan Funda, “Yanlış bir şey yaptıklarının kendileri de farkında. Sözleşmede onlar tarafından bile savunulamayacak tek bir madde yok. Ölümleri önlemeye dönük yazılmış bir sözleşme. Dolayısıyla kadın hareketinin baskısıyla sözleşmede olan ve çıkılmasıyla boşluğa düşme, cezasızlık, cezalarda indirim, neredeyse 10, 15 yıldır tartıştığımız şeylerdir.  Sözleşmedeki düzenlemeyi hakimlerin cinsiyetçi bir şekilde yorumlaması, haksız tahrik indirimi yapılmaması, kadın hareketinin dava takiplerinin sonucunda önlendi. Bunun bir mekanizmaya dönüşmesi gerekir” dedi. 
 
‘Kurallar işletilmeli, cezalar verilmeli’
 
Sözleşmenin feshinden sonra çıkarılan kimi yasal düzenlemelere değinen Funda, bu düzenlemelerin de eksik olduğunu söyledi. Kadın katliamlarının önlenmesine dair bir inanç gerektiğini dile getiren Funda, ceza kanununda olmayan ama sözleşmede olan boşanma sonrası erkeklere ağırlaştırılmış ceza verilmesi gibi maddelerin varlığına işaret etti. Funda devamında şu sözleri kullandı: “İstatiksel olarak onların da elinde veri var. Kadına yönelik suçta daha ağır ceza vereceğiz demeyi kastetmiyoruz ama bu yargılamalardaki cinsiyetçiliği engellemek için davaların ortak takibinden, sivil toplum kuruluşlarının, baroların müdahilliklerinin kabul edilmesi gibi özel önlem alınması gerekiyor. Sözleşmede personelleri kastederek verilen eğitimler var. Bu, bir günlük eğitimle değil yerleşik ve kabul edilebilir eğitimlerde eşitlik bilgisinin derinleştirilmesi gerekiyor. Görevini yapmayan memur, cinsiyetçi davranan herkesle ilgili etik kuralların işletilmesi ve cezalandırma da gerekirse yapılması gerekiyor.” 
 
‘Savcı farklı bir mütalaa veremezdi’
 
Danıştay’ın tarihinde neredeyse ilk kez binden fazla kadın avukatın katılımıyla savunmalar yapıldığını belirten Funda, Danıştay savcısının da davaya ilişkin sözlerinin önemli olduğuna dikkat çekti. Funda, “Danıştay savcısı da bunu hukuksuz buldu. Şu anda verili yasalarla Anayasa’ya uluslararası kanunların yürürlüğe girme işleyişine göre, bu çekilmenin hukuka uygun bulunması zaten mümkün değil. Maddeyi okuduğunuzda bile bütün maddelerin ihlal edildiğini anlarsınız. Her ne kadar son süreçte mütalaalar ve kararlar ne kadar tartışmalı olsa da bu kadar aleni bir konuda başka bir mütalaa verilemezdi” diye konuştu. 
 
‘Yürütme durdurulmalıydı’
 
Farklı kişi ve kuruluşların başvurularına dair 7, 14 ve 23 Haziran’da da davaların görüleceğini paylaşan Funda, “Danıştay, Haziran ayında duruşmaları bitirip karara gideceğini duyurdu. Ne kadar doğru bilemiyoruz. Hak kaybı olmaması için açtığımız davalarda yürütmeyi durdurma kararı vardı. Çünkü sözleşmenin durdurulduğu her gün birçok kadının ölümüne yol açılıyor. İdari davalarda bu gerekçeyle yürütmenin durdurulması kararı gerekir. Ancak hem politik atmosfer hem de çeşitli süreçlerin tamamlanmaması nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı reddedildi. O nedenle de bir an önce karar verilmesini, kararnamenin iptal edilmesini, sözleşmenin yerine getirilmesi için gerekenin yapılmasını talep ediyoruz” dedi.