Hipertansiyon hakkında bilinmesi gerekenler

  • 09:08 21 Mayıs 2022
  • Sağlık/Spor
HABER MERKEZİ - Hipertansiyonun hiçbir belirti vermeden kendini gizleyebilen bir hastalık olduğuna dikkat çeken uzmanlar, hastalığın önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığına dikkat çekiyor. Uzmanlar, hastalığa karşı mutlaka önlem alınması gerektiğini vurguluyor. 
 
Yıllarca hiçbir belirti vermeden kendini gizleyebilen bir hastalık olan hipertansiyon, önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de her 3 kişiden 1’inde görülen hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği, kalp ritim bozukluğu, periferik damar hastalığı, aort yırtılması ve böbrek yetmezliği gibi organlarda hasar oluşturabiliyor. 
 
Bayındır Söğütözü Hastanesi uzmanları yüksek tansiyona karşı alınabilecek önlemlere dikkat çekiyor. 
 
Özellikle orta yaş grubunda görülüyor
 
 Dünyada en önde gelen ölüm nedenlerinden biri olan hipertansiyon, özellikle orta yaş grubunda görülürken, 30 yaş altında görülme oranı ise yüzde 12 olarak belirtiliyor. Uzmanlar, kadınlarda erkeklere oranla daha az rastlanılan hipertansiyonun sinsi bir hastalık olduğundan fark edilemeyebileceğine işaret ediyor. Hastalığa dair belirtiler ise şu şekilde belirtiliyor: “Baş ağrısı, ense ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı, görmede bozukluk, göğüs ağrısı, kulaklarda çınlama, bacaklarda şişlik en sık görülen hipertansiyon belirtileridir. Ancak hastaların bir kısmında yüksek kan basıncına rağmen belirtiler görülmeyebilir. Hipertansiyonun yüzde 85-95’i nedeni belli  olmayan  tansiyon  olarak  sınıflandırılır.  Yüzde 5-15’i ise bir nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenin ortadan kaldırılmasıyla tansiyon hastalığı tedavi edilir. Tiroid hastalıkları, böbrek üstü bezinden hormon salgılayan iyi huylu tümörler, böbreğe giden damardaki daralma ve aort damarındaki doğumsal daralma (koarktasyon) en sık görülen sekonder hipertansiyon nedenleridir.”
 
Genetik risk 
 
Anne, baba veya kardeşlerinde hipertansiyon bulunan kişilerde hastalığın gelişme riskinin daha yüksek olduğunu ifade eden uzmanlar, hastalığa sebep olan başlıca etkenlerden şunlara dikkat çekiyor: “Genetik faktörler, obezite, stres, hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve haftada 4-5 kadehten fazla alkol tüketimi hipertansiyona sebep  olabilir. Bel çevresinin kadınlarda 88 cm’nin, erkeklerde ise 102 cm’nin üzerinde olması hipertansiyon gelişimi açısından risk oluşturur. Vücut kitle endeksinin 25kg/m2’nin altında olması hastalığa karşı koruma sağlarken, bu oranın üstünde olan kişilerde hipertansiyon riski de artış gösterir. Tüm bunların dışında doğum kontrol hapları ve ağrı kesiciler vücuttaki kan basıncını yükselterek hipertansiyona neden olabilir.”
 
Kan basıncı ölçülerek tansiyon hastalığı anlaşılabilir 
 
Kan basıncının ölçülerek, hipertansiyon hastası olup olunmadığının anlaşılabileceğine işaret eden uzmanlar şöyle diyor: “Bu ölçümün uygun şart ve ortamda yapılması gerekiyor. Özellikle son yarım saat içinde kahve, çay, sigara içmemiş olmak, on dakika oturur şekilde dinlenmiş olmak gerekiyor. Bununla birlikte çalışmalar,  ofis dışı ambulatuvar kan basıncı ölçümü veya evdeki ölçümlerin ofis ölçümlerine göre hedef organ hasarı ve kardiyavasküler hastalık riskiyle daha kuvvetli ilişki olduğunu göstermektedir. Ofis ölçümlerinde strese bağlı olarak beyaz önlük hipertansiyonu görülebilmektedir. Bu nedenle evdeki ölçümler günlük yaşamdaki kan basıncını daha iyi yansıtması ve çok sayıda ölçüm alınması nedeniyle daha anlamlıdır. Bazı hastalarda da kan basıncı evde yüksek hastane ölçümünde normal çıkabilmekte, bu da maskeli hipertansiyon olarak tanımlanmaktadır.” 
 
Hipertansiyona karşı yaşam tarzı değişikliğinin, tedavinin ve korunmanın temelini oluşturduğunu belirten uzmanlar, hastalıktan korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor: 
 
“*Kan basıncı takibinin yapılması,
 
*Sigaranın bırakılması,
 
*Alkol tüketiminin hafta en fazla dört kadeh ile sınırlandırılması,
 
*Günlük tuz tüketiminin azaltılması,
 
*Düzenli fiziksel egzersiz yapılması,
 
*Haftada 5 gün tempolu yürüyüş yapılması,
 
*Aerobik egzersizlerin yapılması (yüzme, bisiklete binme vb.)
 
*Kilonun kontrol edilmesi,
 
*Stresle mücadele edilmesi,
 
*Düzenli doktor kontrolü.”