Abdullah Öcalan'ın Newroz çağrısı: Demokratik modernite sistemi

  • 09:01 14 Mart 2022
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Ortadoğu halkları ve Kürtler için direniş ve dirilişin bayramı olarak karşılanan Newroz, bu yıl “Şimdi Kazanma Zamanı” şiarıyla kutlanıyor. İmralı’da tecrit altında tutulan ve her Newroz mesajında demokratik birlik ve çözüm mesajı veren PKK Lideri Abdullah Öcalan, halklara demokratik modernite sistemi içerisinde yer alma çağrısı yapıyor.
 
Ortadoğu halkları, özelde de Kürtler için baharın gelişi şeklinde karşılanan Newroz’un son 30-40 yılık süreçte yüklendiği bir anlam daha var: Direniş. Bugün de çağdaş Kawaların zalim Dehaklara karşı mücadelesinin sembolü olan Newroz Bayramı, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde işkence ve baskılara karşı 21 Mart 1982'de Newroz gecesi PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan’ın gerçekleştirdiği eylemi ile “direniş” anlamına kavuşur. Bölgede halklar için direniş ve diriliş bayramı olan Newroz, bu ruhla en az 62 merkezde kutlanacak. Newroz coşkusu başlarken, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Newrozlarda kaleme aldığı mesajları derledik.
 
‘Bu fedakarlığın acısı barışa, affa, özgür birliğe götürmelidir’
 
İmralı Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit koşullarına alındıktan sonra ilk mesajını 18 Mart 1999’da gönderen Abdullah Öcalan, bu mesajına “‘99 Newrozu tüm Türk halkıyla gönülden özgür bir birlik, barış ve kardeşlik içinde sevgiyle kutlamanın yılı haline gelmelidir” sözleriyle başlıyor. Kürt halkının Newrozları halkların özgür birliği mesajlarıyla karşıladığını dile getiren PKK Lideri, “Şimdi yeni bir tarihi dönemle karşı karşıyayız: Barış içinde özgür birlik yolunda yürümek. Bunun şu anda tutuklu olmamla ilgisi yoktur. Sürekli bunu aradık. Olsa olsa bu süreci hızlandırır. Bu zor günleri en iyi böyle değerlendirebiliriz. Tüm ömrünü onurlu bir barış için harcayan biri olarak bunun hayati önemde olduğunu belirtiyorum. Gün intikam günü değil, barış, kardeşlik ve birbirini affetme günüdür. Bu çizgiyi ‘93'ten beri devletle dolaylı ilişkilerle hep geliştirmek istedik. Ve şu anki konumum en büyük fedakarlık olarak görülmeli. Acısı barışa, affa, özgür birliğe götürmelidir” diyor.
 
‘Özgürlük yolunda yürüme’ çağrısı
 
Abdullah Öcalan, Newroz mesajında devamla şunları söylüyor: “Baharın coşku, neşe ve sevgiyle karşılanması gereken Newroz'u, Parti Genel Başkanı olarak artık devletin yasal güvencesi temelinde sorunlarınızı barış içinde siyasi olarak çözmeye hazırlandığımız bir barış ve kardeşlik bayramı olarak, dili, dini ve kültürü ne olursa olsun birlikte kutlayalım. Gelinen aşamada herkesi barış çabasında birleşmeye, özgürlüğün açılan yolunda yürümeye çağırıyorum. Gün intikam günü değil, barış günü, birbiriyle kardeşçe kucaklaşmaya hazırlanma günüdür.”
 
‘Çözümün dili uzlaşma ve barıştır’
 
15 Mart 2000 tarihli Newroz mesajında dönemin beklentilerine işaret eden PKK Lideri, bu beklentilere de mesajında yer veriyor: “Demokratik anayasal süreç içinde gerçek bir Demokratik Cumhuriyet vatandaşlığını arıyoruz. Umarım bu bir hak olarak tanınır ve devlet buna çaba harcar. Bunun çözüm yolunda temel bir adım olduğuna inanıyorum. Bu adımın halkımızın demokratik iradesiyle, devletin demokratik reformlarının birbirini destekleyerek başarıya ulaşmasını diliyorum. Bunda herkesin karar kılmasını önemsiyorum. İyi bilinmelidir ki çözümün dili, uzlaşma ve barıştır. Şiddete ve ayrılıkçılığa yol açacak tutumlardan kaçınılmasını diliyorum. Resmi ve sivil tarafların birbirlerine güven vererek barış içinde yeni bir yıl geçirmelerini diliyorum.”
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Newroz’a dair aynı yılın 22 Mart’ında ise bir şiir paylaşıyor:
 
2000’in Newroz’unda Doğuş
 
Kutsal ana hakkın geçmişi ise,
Çocuk bugünü ve geleceğidir
Sevda kadını özgürlük çağrısıysa,
Kabul edilecek yaşam
Ya özgürce olacak
Ya hiç olmayacaktır.
Her taraf karanlık ve zorda ise
İsyan ve savaş ne kadar gerekli
Ve kaçınılmaz ise 
Özgürlüğün şafak vaktinde
Aydınlık ufku sarmışsa 
Barış eylemi daha yüce ve gereklidir
 
Bütün bu zamanlarda
İlk dinimizin buyurduğu gibi
Bilimin aydınlığında doğru düşüneceksin
Hitabetin inceliğiyle yetkin konuşacaksın
Hakkın yolunda emeğinle çabanla
Kendini özgür gerçekleştireceksin…
 
Ortadoğu halklarının baharı
 
“Newroz Ortadoğu halklarının baharıdır” diyen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 12 Mart 2003’te “halkların baharlaşmasını” selamlıyor. Abdullah Öcalan, “Nasıl ki 1850’ler Avrupa halklarının baharı olmuşsa, 2000’li yıllar da başta Kürt halkı olmak üzere, bütün Ortadoğu halklarının baharlaşması olacaktır. Milliyetçilik değil, demokrasi temelinde Ortadoğu halklarının tarihin enginliğinden,  derinliklerinden gelen birlik, kardeşlik duygusuyla dayanışma içinde olmaları dileğiyle selamlıyorum” diyor.
 
Türkiye halklarına çağrı
 
Abdullah Öcalan, 2009 Newroz mesajında Türkiye halklarına sesleniyor. Abdullah Öcalan’ın 18 Mart’ta ilettiği mesajında şunlar vurgulanıyor: “Mademki tarihte kardeşlik var, aynı coğrafyayı paylaşıyoruz, bunun gereğinin de yapılması lazım. Türkiye halkının da Newroz Bayramı’nı kutluyorum. Özellikle Türkiye halkının gerçekleri bilmesini istiyorum. Biz ABD’yi ve Avrupa Birliğini devreden çıkarabiliriz. Tarihi köklü iki büyük halkız. Kürt sorunu için de kendi çözümümüzü sağduyuyla bulabiliriz, bu sorunları aşabiliriz. Dışarıdan müdahaleye gerek yok, kendimize güvenmeliyiz. Ben ulus-devleti değil, demokratik ulusu esas alıyorum. Bunu halklar için, halkların barışı için önemli buluyorum. Bu kapsamda tüm halkımızın Newroz'unu kutluyorum.”
 
PKK Lideri, 18 Mart 2011 tarihli mesajında da bir kez daha çözüm çağrısı yapıyor: “Bu vesileyle Türk halkına da Newroz mesajım şudur: Demokratik birlik çerçevesinde Kürt sorunun çözümüne destek verin. Demokratik anayasa çerçevesinde gelişecek çözüm tarihsel sorunlara cevap olacaktır. Kürt halkının demokratik taleplerine karşılık verilmelidir. Herkes Newroz'a bu duygularla yaklaşmalıdır. Türkiye'de Kürt sorununun çözümü demek aynı zamanda Suriye'de, İran'da, Irak'ta Kürtlerin statüsünün değişmesi, buralardaki sorunun da çözümü demektir. Bu inançla bütün halkımızın Newroz’unu kutluyorum.”
 
Tarihi deklarasyon
 
Abdullah Öcalan, kendisine uygulanan ağırlaştırılmış tecrit koşullarında avukatlarıyla son görüşmesini 2011 yılında gerçekleştirdikten sonra bir daha görüşme gerçekleştirilmez. Ta ki, İmralı’da müzakere masası kurulana dek. 3 Ocak 2015 tarihinde BDP’li ilk heyet İmralı’ya gittikten sonra süreç başlıyor. Ve aynı yılın Newrozu’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan, tarihi Newroz deklarasyonunu kaleme alıyor. “Mazlumların özgürlük Newrozu kutlu olsun” sözleriyle başlayan deklarasyonunda Abdullah Öcalan, “Newroz’u en geniş katılım ve ittifakla kutlayan Ortadoğu ve Orta Asya halklarını” selamlıyor.
 
‘Sizlere selam olsun!’
 
“Zagros ve Toros dağ eteklerinde, Fırat ve Dicle nehir vadilerinde, kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarında tarım, köy ve şehir uygarlıklarına ANA’lık eden halkların en eskilerinden olan Kürtler, sizlere selam olsun” diyen Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı tarihi deklarasyonda şunlar ifade ediliyor: “Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler için Dicle ve Fırat, Sakarya’nın ve Meriç’in kardeşidir; Ağrı ve Cudi dağı, Kaçkar ve Erciyes’in dostudur; halay ve delilo, horon ve zeybeğin hısmıdır. Bu büyük medeniyet, bu kardeş topluluklar siyasi baskılarla, harici müdahalelerle, grupsal çıkarlarla birbirlerine düşürülmeye çalışılmış; hakkı, hukuku, eşitliği, özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmeye çalışılmıştır. 
 
Milyonlar barış, kardeşlik, çözüm diyor
 
Son iki yüzyıllık fetih savaşları, Batılı emperyalist müdahaleler, baskıcı ve inkarcı anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi ve Kurdi toplulukları ulus-devletçiklere, sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye çalışmıştır. Sömürü rejimleri, baskıcı ve inkarcı anlayışlar artık miadını doldurmuştur. Ortadoğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Birbirlerine karşı kışkırtıcı kör ve köreltici savaşlara ve çatışmalara dur diyor. Yüreği Newroz ateşi ile tutuşan, meydanları hıncahınç dolduran yüz binler, milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.
 
İçinden doğduğum çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla başlayan bu mücadele her türlü dayatmaya karşı bir bilinci, bir anlayışı, bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu. Bugün görüyorum ki, bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır.
 
Demokratik siyasete kapı aralanıyor
 
Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır; bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa, her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur. Bugün artık yeni bir Türkiye’ye, yeni bir Ortadoğu’ya, yeni bir geleceğe uyanıyoruz.
 
Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce kadınlar, söylemlerimi başı gözü ile kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar! Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor; siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri ve eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.
 
Kürtler kimliğini yeniden kazandı
 
Biz onlarca yılımızı bu halk için feda ettik. Büyük bedeller ödedik. Bu fedakârlıkların, mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Kürtler özbenliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı. Artık “Silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun!” noktasına geldik. Yok sayan, inkâr eden, ezen, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan, Türk’üne, Kürt’üne, Laz’ına, Çerkez’ine bakmadan insandan, bu coğrafyanın bağrından akıyor. Ben bugün çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki, artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi gibi önemli bir aşamaya gelinmiştir. 
 
Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır!
 
Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmaktır. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır. 
 
Kürdistan ve Anadolu tarihine yaraşır şekilde tüm halkların ve kültürlerin eşit, özgür ve demokratik ülkesinin oluşması için herkese büyük sorumluluk düşüyor. Bu Newroz münasebetiyle en az Kürtler kadar Türkmenleri, Ermenileri, Asurları, Arapları ve diğer halk topluluklarını da yakılan ateşten kaynaklı özgürlük ve eşitlik ışıklarını kendi öz eşitlik ve özgürlük ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum!
 
Saygıdeğer Türkiye halkı!
 
Bugün kadim Anadolu’yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Bu hukukta fetih, inkâr, ret, zorla asimilasyon ve imha yoktur. Kapitalist moderniteye dayalı son yüz yılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları halkı bağlamayan, ama ondan da kurtulamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin tüm tarihi ve kardeşlik hukukunu inkâr eden çabalarını ifade etmektedir. Günümüzde artık tarihe ve kardeşlik hukukuna ters düştüğü iyice açığa çıkan bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için, Ortadoğu’nun temel iki stratejik gücü olarak hepinizi kendi öz kültür ve uygarlıklarınıza uygun şekilde demokratik modernitenizi inşa etmeye çağırıyorum. 
 
Zaman ihtilafın, çatışmanın, birbirini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma ve helalleşmenin zamanıdır. Çanakkale’de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler Kurtuluş Savaşını birlikte yapmışlar, 1920 TBMM’yi birlikte açmışlardır. Ortak geçmişimizin önümüze koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM’nin kuruluşundaki ruh bugün de yeni dönemi aydınlatmaktadır. 
 
Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini, en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dışlanan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan demokratik modernite sisteminde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum.
 
Ortadoğu ve Orta Asya kendi öz tarihine uygun bir çağdaş modernite ve demokratik düzen aramaktadır. Herkesin özgürce ve kardeşçe bir arada yaşayacağı yeni bir model arayışı ekmek ve su kadar nesnel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Yine Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasının, ondaki kültür ve zamanın bu modele öncülük etmesi, onu inşa etmesi kaçınılmazdır. Son doksan yılın tüm hata, eksiklik ve yanlışlıklarına rağmen, mağdur edilmiş, büyük felaketlere uğramış hakları, sınıfları ve kültürleri de bir kez daha yanımıza alarak model inşa etmeye çalışıyoruz. Tüm bu kesimleri eşitlikçi, özgür ve demokratik ifade tarzını, örgütlenmesini gerçekleştirmeye çağırıyorum.
 
Çatışma isteyenlere karşı bütünleşeceğiz
 
Misak-i Milli’ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak Arap Cumhuriyeti’nde ağır sorunlar ve çatışmalar içinde yaşamaya mahkûm edilen Kürtleri, Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleşik bir ‘Milli Dayanışma ve Barış Konferansı’ temelinde kendi gerçeklerini tartışmaya, bilinçlenmeye ve kararlaşmaya çağırıyorum. Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı birleşeceğiz. Zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler uçuruma sürüklenirler. 
 
Bölge halkları yeni şafakların doğuşuna şahitlik etmektedir. Savaşlardan, çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halkları artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ayağa kalkmak istiyor. Bu Newroz hepimize yeni bir müjdedir. Hazreti Musa, Hazreti  İsa ve Hazreti Muhammed’in mesajlarındaki hakikatler bugün  yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor. Batı’nın çağdaş uygarlık değerlerini toptan inkâr etmiyoruz. Ondaki aydınlanmacı, eşit, özgür ve demokratik değerleri alıyor, kendi varlık değerlerimiz ve  evrensel yaşam formlarımızla sentezleyerek yaşamlaştırıyoruz.
 
Yeni mücadelenin zemini fikir, zikir, ideoloji ve demokratik siyasettir, büyük bir demokratik hamle başlatmaktır. Selam olsun bu sürece güç verenlere, demokratik-barış çözümünü destekleyenlere! Selam olsun halkların kardeşliği, eşitliği ve demokratik özgürlüğü için sorumluluk üstlenenlere!
 
Yaşasın Newroz! Yaşasın Halkların Kardeşliği!
İmralı Cezaevi
21 Mart 2013
Abdullah Öcalan”
 
‘Acil müdahale ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir!’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2015’te kaleme aldığı son Newroz mesajında “tüm halklara” sesleniyor. “Barışın, eşitliğin, özgürlük ve demokrasinin yanında yer alan tüm halklarımızın ve dostlarımızın Newroz'unu selamlıyorum” diyen Abdullah Öcalan, savaş sürecine ve saldırılara işaret ederek, “Ne tarihi, ne çağdaş, ne de vicdani ve siyasi değerlerimiz, bu tabloya asla sessiz ve bigâne kalamaz. Bilakis acil bir müdahale dini inançlarımız, siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir” ifadelerini kullanıyor.
 
Mektubunda tarihi Dolmabahçe Mutabakatı’na yer veren Abdullah Öcalan, devamla şunları belirtiyor: “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte, PKK'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık 40 yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp parlamento üyeleri ve İzleme Heyeti'nden teşkile edilen bir Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu'ndan geçerek, bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık, yeni dönem başlamaktadır. Bu yeni dönemde, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde özgür ve eşit anayasal yurttaşlık temelinde, demokratik kimlik sahibi demokratik toplum olarak, barış içinde ve kardeşçe yaşama sürecine giriyoruz. Böylelikle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalarla dolu geçmişini aşıp, gerçek barış ve evrensel demokrasi kriterleri ile örülmüş bir geleceğe yürüyoruz. Newroz'un gerçek tarihine yaraşan da huzurunuzda böyle bir aşamayı selamlamaktır. 
 
Demokratik ortaklaşma
 
Bilmeliyiz ki, Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalık IŞİD görüntüsünde ortaya çıkmıştır. Barbarlığın bile anlamını zorlayan bu örgüt, kadın-çocuk demeden, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Êzidîler ve Asuri-Süryaniler başta olmak üzere bütün bölge halklarına ve inançlarına dönük vahşice katliamlar sergilendi. Artık gün, bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun, barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür. Doğru bildiğim ve inancım gereği çatışmacı, tüketici, yıkıcı milliyetçiliğin doğurduğu ulus-devletleri demokratik siyasetle aşarak, açık demokratik kimliklerle bir ortaklaşmaya geçmenin mecburiyetidir. Bunun için ulus-devletleri kendi içinde demokratik siyasetle demokratik ortaklaşmanın yeni bir türünü gerçekleştirmeye ve yine ulus-devletleri kendi aralarında Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorum.
 
Kadınlara, gençlere çağrı
 
Ayrıca bugün vesilesiyle mahşeri topluluğunuzun ezici çoğunluğunu teşkil eden, özgürlüğe kanat çırpan kadınları ve gençleri önümüzdeki dönemin ekonomik, sosyal, siyasal ve güvenlik alanlarında ve özgürlük ve eşitlik mücadelesinde en aktif bir biçimde yer almaya ve başarmaya çağırıyorum. Ayrıyeten hem bölgemiz için hem de uluslararası dünya için büyük anlamı olan Kobanê direnişini ve zaferini selamlıyorum. Bu temelde gelişen 'Eşme ruhunu' halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selamlıyorum. Yukarıda belirlemeye çalıştığım tüm bu saptamalar tek cümleyle tarihimizin ve güncelliğimizin toplum olarak yeniden revizyonu, restorasyonu ve yeniden inşası için değerli bir çağrıdır.
 
Tekrar bu değerli Newroz'un şahsında tüm insanlık için büyük hayırlara vesile olması dileğiyle selamlıyorum. 
 
Yaşasın Newroz!
 
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
 
19 Mart 2015”
 

Etiketler:

Okumadan geçme!