Deniz Poyraz katliamı ardından: Geriye sadece yanıt bekleyen sorular kaldı

  • 09:01 16 Haziran 2022
  • Güncel
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - Deniz Poyraz’ın katledilmesinden bugüne fail Onur Gencer hakkında hala detaylı bir soruşturma yürütülmezken, failler ve katliamın perde arkasındaki örgütler ise sorgulanmadı. 
 
Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) İzmir İl Örgütü’ne yönelik 17 Haziran 2021’de saldırı düzenleyen fail Onur Gencer, HDP çalışanı Deniz Poyrazı da katletti. Katliamın yaşandığı sırada, polis ablukasında bulunan il binası önündeki polislerin faile yönelik tutumu, gözaltı süreci sonrasında açılan davayla beraber başlayan duruşmalarda yaşananları derledik. 
 
‘İyi misin Abicim’
 
Katliamın gerçekleştiği sırada polis ablukası altında olan HDP il binası önünde bekleyen polisler, çelik yelek getirilmesi bahanesiyle, müdahale etmezken, yaklaşık 45 dakika gibi bir sürenin ardından fail, polisler tarafından “İyi misin Abicim” denilerek kelepçelenmeden götürüldü. Fail, İzmir Terörle Mücadele Şubesi’nde alınan ilk ifadesinde, “Kimse ile bir bağlantım yok. PKK’den nefret ettiğim için binaya girdim, rastgele ateş ettim” dedi. Katliam esnasında failin Instagram hesabında Deniz’in katledilmiş halde fotoğrafları yayınlandı. Aynı hesapta Suriye’de çekilmiş ağır silahlar taşırken ve ülkücü işareti yapan fotoğrafları da ortaya çıktı. 
 
AKP-MHP iktidarı hedef gösterdi  
 
Katliamın arka planında yaşanan bazı gelişmeler ise dikkat çekiciydi. Aynı gün Ankara’da DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler nedeniyle HDP’ye açılan Kobanê davası görülüyordu. Davadan yaklaşık bir ay önce 27 Mayıs’ta Cumhurbaşkanının “Dua et ki ileriye gitmeden bir ders verdiler. Daha neler olacak neler” ifadelerini kullanmıştı. 25 Mayıs’ta ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Cumhur İttifakı’na karşı eleştirilerde bulunan muhalefete yönelik, “Bugünün bile mumla aranacağını öngörmek kehanet olmayacaktır” tehdidinde bulunmuştu. 
 
Partililer hedef gösterilmişti
 
İktidara yakınlığı ile bilinen A Haber ise, HDP il binası önünde kızının HDP tarafından kaçırılarak PKK’ye katıldığı iddiasıyla oturan Mehmet Laçin ile yapılan röportajlarda partiyi hedef gösterirken, Vatan Partisi ise üç defa il binası önünde siyah çelenkli provakatif eylemler gerçekleştirmişti. İl yöneticilerinin ve milletvekillerinin İzmir Valisi’nden randevu talepleri reddedilmişti. HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni ile İzmir Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube ile yaptığı görüşmede, partililerin tehlikede olduğunu söylenmişti.
 
Manipülatif başlıklar 
 
Yine bu süreçte dikkat çeken bir diğer konu ise ana akım medyanın haberi servis ediş tarzıydı. Yeni Şafak’ta saldırı “çatışma” olarak verildi. İktidara yakın Star, Milliyet, Sabah gibi gazeteler ise “HDP İzmir il binasında silah sesleri: ölü”, “İzmir’de HDP binasında silah sesleri! 1 kişi hayatını kaybetti”, “İzmir’de HDP binasında silah sesleri! Ekipler alarma geçti” başlıklarıyla verirken; Karar, Diriliş Postası, Duruş Haber, Takvim, F5Haber, Milli Gazete, Gerçek Gündem “HDP binası önünde çatışma”, “HDP binasında silahlı çatışma çıktı! Polis giriş çıkışları kapattı”, “HDP İzmir il binasında çatışma! Camlar kırıldı” başlığıyla servis etti.
 
Yeni şafak, Ulusal TV, Rudaw’dan hedef şaşırtan haberler 
 
Yeni Şafak ve Ulusal TV, sonraki günlerde ise hedef şaşırtma yoluna gitti. Parti binası önünde kızının HDP yoluyla PKK’ye katıldığını iddia eden Mehmet Laçin’le yapılan bir röportaj yayınlandı. Röportajda Mehmet Laçin parti binasını gözetlediğini itiraf ederek Deniz’in kurban verildiğini, partinin o gün özellikle boşaltıldığını iddia etti. Sonraki günlerde ise Rudaw'a konuşan HAK-PAR Genel Başkanı Latif Epözdemir, Deniz’in ailesini hedef göstererek, “HDP cinayet günü toplantıyı son anda neden iptal etti? Deniz’in annesi kendi yerine kızını ofisi açmaya gönderirken, o da saldırı olacağından haberdar mıydı? HDP üst yönetimi bu yönde bir bilgiyi nasıl edindi?" diye konuştu. 
 
Failin telefon numarası olan kişi TELE1’e fotoğraf gönderdi
 
TELE 1 Kanalı ise failin telefon numarası olan bir kişinin, Deniz’in katledilmiş halde çektiği fotoğrafı yayınladığı Whatsap durum görüntüsünü alarak televizyonla paylaşmıştı. Ancak bu kişinin faili nereden tanıdığı sorusu daha sonra gündeme getirilmedi.
 
Kadınların omuzlarında uğurlandı
 
Katliam günü birçok ilde protesto eylemleri düzenlendi. Halk HDP İzmir İl binası önüne akın etti. Burada Deniz’in annesi Fehime Poyraz’ın, “Benim kızım şehit edildi. Başım dik, kızım için ağlamayacağım. Bir Deniz gider bin Deniz gelir” sözleri hafızalara kazındı. Deniz’in cenazesi Kadifekale Camii’nde kılınan namazın ardından binler tarafından kadınların omuzlarında taşınarak uğurlandı.
 
Polis tehdit etmişti: Abdülillah Poyraz’a dava açıldı
 
Deniz’in cenaze töreninde polis bir aileye, “Abdülillah Poyraz ilk açıklamada PKK propagandası yaptı. ‘Biz bunu onun yanına bırakmayacağız” dediği ve sonrasında Abdülillah’a propaganda iddiasıyla dava açıldı. Dava kapsamında savcı Abdülillah hakkında ceza isteminde bulundu. 
 
Fail 24 saat geçmeden tutuklandı
 
Öte yandan fail gözaltında 24 saat bile tutulmadı. İlk ifadesinde katliamı tam da HDP binası önünde bekleyen Mehmet Laçin’in iddialarını yineleyerek, “HDP’nin çocukları PKK tarafından dağa kaçırılmasında aracılık yaptığı, masum ailelerin görüntüleri beni etkiledi“ diyerek, katliamı tek başına planladığını öne sürdü. 
 
Delillerin çoğu toplanmadı 
 
Aynı zamanda sağlık görevlisi olduğu açığa çıkan fail Onur Gencer’in Minbic’te eğitim aldığı, Ege Özel Güvenlik isimli bir yerde eğitildiği, Kemalpaşa’da Poligon İzmir isimli atış poligonuna gittiği belirlendi. Hakkında fezleke hazırlanan ve savcılık tarafından hakimliğe sevk edilen fail tutuklanırken, diğer yandan birçok delil de toplanmadı, Minbic’e gidişi sorulmadı, katliam esnasında başka birinin olup olmadığı, bina keşfi yaparken, kimlerin yardım ettiği, silah ruhsatını nasıl aldığına dair sorular sorulmadı. 
 
Savcılığa 38 taleple etkin soruşturma başvurusu 
 
Dikkat çeken konulardan biri de HDP girişinde ve çevredeki kamera kayıtlarının silinmiş olmasıydı. HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, konuyla ilgili Meclis’te verdiği soru önergesinde, failin sık sık gittiği Balçova Termal Otel’in Vali ile ilişkisini, Suriye’ye tam olarak ne zaman ve hangi gerekçe ile gittiğini sordu. 21 Haziran’da Deniz’in ailesinin avukatları, etkin bir soruşturma yapılmadığını belirterek, 38 talep doğrultusunda savcılığa etkin bir soruşturma yapılması yönünde dilekçe verdi. 
 
Provokasyonlar devam etti
 
HDP’nin kapatılması için 22 Haziran’da Meclis Grup Toplantısı’nda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Deniz’in katledilmesini savundu. HDP’ye yönelik baskılar hedef gösterilmesine dönük açıklamalar yaz ayları boyunca devam etti. 16 Eylül’de bir kez daha Mehmet Laçin isimli şahıs, HDP Genel Merkez binası önünde kamp kurması amacıyla Ankara’ya getirildi. Meclis ve Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde açıklama yaptırılan Mehmet Laçin, burada protesto edilirken, çok sayıda HDP’li gözaltına alındı, sonrasında serbest bırakıldı. 
 
Failin psikolojik durumu iddianamede 
 
Fail Onur Gencer hakkında hazırlanan iddianame ise 11 Ekim’de İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, “Sanığa 2016’da ‘anksiyete bozukluğu ve ‘hafif depresif nöbet tanısı’ teşhisi konulduğu” ibareleri yer aldı. Ayrıca failin kimseyle bağlantısı olmadığı, hesap hareketlerinde olayla ilgili delil bulunmadığına yer verildi. İddianamede, failin telefonuna ait farklı tarihlerde 115 kez sinyalin tespit edildiği ve HDP İzmir İl Başkanlığı binasının üst katında İngilizce kursuna gitme bahanesiyle daha önce binayı gezdiği ifade edildi. 
 
Ağırlaştırılmış müebbet ve 7 yıla kadar hapis istemi 
 
İddianamenin sonuç kısmında ise failin “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “işyeri dokunulmazlığını ihlal etme” ve “siyasi partiler ve meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme” suçlarından 7 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. 
 
Fail 27 kez emniyeti aramış
 
Davaya bakan avukatların 25 Ekim’de yaptığı açıklamada konuşan avukat Türkan Ağaç, polisler hakkında görevi ihmal suçundan soruşturma açılmadığını, olay günü tutanağın usulsüz tutulduğunu ve delillerin toplanmadığını söyledi. Türkan ayrıca, failin emniyette çekilen fotoğraflarında nezarethanede tutulmadığının anlaşıldığını, kaydederek, gözaltında olduğu saatlerde Instagram hesabında yer alan paylaşımların silindiği, gerçekleştirdiği silahlı saldırıya ilişkin yapılan yorumlara ‘ beğendi’ yaptığını dile getirdi. 
 
Dava avukatı: Katliam planlıydı
 
Türkan ayrıca daha önce de taleplere ilişkin savcılığın hiçbir işlem yapmadığını, failin İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nü 27 kez aradığını, ancak kimleri aradığının araştırılmadığını sözlerine ekledi. Türkan, failin devlet içine yerleşmiş suç örgütü ve yapılarla ilişkisinin araştırılmadığını da kaydederek, katliamın planlı gerçekleştiğini vurguladı. 
 
Faile dair bilgiler sadece DHA’ya verildi 
 
Bir diğer önemli konu ise avukatların açıklamasından üç gün sonra emniyet yetkililerinin dava avukatları ve savcılığa vermediği görüşme detaylarının Demirören Haber Ajansı’nda yayınlanması oldu. Habere göre, fail, silah ruhsatı için iki kez Hatay Polis Karakolu, 25 kez ise Gaziemir İlçe Emniyet Müdürlüğü ile görüşme yapmıştı. 
 
İlk duruşmadan bir gün önce HDP’ye saldırı
 
Fail hakkında açılan davanın ilk duruşması 29 Aralık’ta görüldü. Duruşmadan bir gün önce İstanbul’da HDP Bahçelievler İlçe binasına silahlı saldırı düzenlendi. 
 
Failin SADAT ile bağlantısı soruldu 
 
Fail Onur Gencer’in yargılandığı davanın ilk duruşmasına, Türkiye’nin birçok ilinden gelen baro başkanları, avukatlar, siyasi parti ve kadın örgütleri müdahillik talebinde bulundu. Kurumların başvurularının kayda geçmesi öne sürülerek duruşma saatler sonra başladı. Duruşmada failin sergilediği rahat tavırlar, Deniz’in kuzenine yönelik hakaret ve polisin, kitlenin görüntüsünü çekme çabası tepkiyle karşılandı. Mahkeme heyetinin, vekaletli avukatların soru soramayacağına dair kararı tepkilere neden oldu. Duruşmada söz alan Deniz’in avukatları, failin planlı ve örgütlü bir katliam işlediğini, faili saldırı sonrası telefonla arayan Burhan Timur ile Abdüllatif Koçak ve Kadir Çatak’ın Suriye'de görevli askerler olduğu belirtildi. Failin HTS kayıtlarında "Esam El Muhammedi Fatma Hacı Muhammad ya da Abdo Aci” gibi yabacı uyruklu, ancak kullandıkları telefon numaralarından hareket ile Türkiye'de yaşadıkları anlaşılan kişiler hakkında ise hiçbir işlem yapılmadı. Avukatlar 7-24 izlenen HDP binasına failin girebilmesinde polisin zafiyeti üzerinde durdu. Delillerin karartıldığı ve failin SADAT ile ilişkisinin araştırılmadığı da dile getirilen duruşma, 24 Ocak’a ertelendi.
 
İkinci duruşmada failden hakaret ve tehdit 
 
24 Ocak’ta 3 saat gecikmeli başlayan ikinci duruşmada, fail katliamı tek başına planladığını söyleyerek, Deniz’e hakaret etti, HDP Milletvekili Murat Çepni’yi tehdit etti. Tanıkların dinlendiği duruşmada olay yeri incelemesinin ve delillerin yetersiz olduğu vurgulandı. Mahkeme heyeti olay yeri görüntüleri ve fotoğrafların ham halini, polislerin olay yerine saat kaçta geldikleri, emniyette bulunan materyallerin getirilmesini isteyerek duruşmayı 29 Nisan’a erteledi
 
Reddi hakim talebinde bulunuldu
 
Üçüncü duruşmanın görüldüğü 29 Nisan’da, fail cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Failin, SEGBİS ile katılmasına tepki gösteren avukatlar, ayrıca failin yanında bulunan memurun faile kötü bir şey söylemesi halinde müdahale etmesi için görevlendirildiğini belirterek SEGBİS’le ifade verilmesine itiraz etti. Failin duruşmaya getirilmesi talebinin reddedilmesine karşı avukatlar, failin korunduğu gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulundu. Böylece duruşma, 18 Temmuz’a ertelendi. Reddi hakim talebi ise 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.  
 
Hakkında açılan dava düşürüldü
 
Geçen bir yıl içinde Deniz için birçok yerde anmalar yapıldı, futbol turnuvaları düzenlendi, kimi yerlerde adı caddelere verildi. Deniz’in 5 Kasım 2015’te İstanbul’da iki polis tarafından evinde katledilen Dilan Kortak’ın cenazesine katıldığı için yargılandığı davası da düşürüldü. 
 
Deniz’in adı yaşatılıyor
 
Öte yandan HDP Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü Deniz’e adadı. Deniz katledildikten sonra doğan çocuklara adı verildi. Bugün Deniz’in adı en az 85 çocukla birlikte yaşıyor. 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!